15 Temmuz 2016 gecesi Türkiye tarihine kara bir leke olarak geçen darbe girişimi, birçok yaşamı etkiledi. Bu gecede şehit düşen 16 yaşındaki Mahir Ayabak, annesi İkbal Ayabak için hala bir kâbus gibi. 9 yıldır oğlunun acısıyla yaşayan İkbal Hanım, her 15 Temmuz'da yaşadığı yas sürecini bir kez daha derinden hissediyor. Bu yıl, Mahir’in şehit oluşunun yıldönümünde, annesi acısını, özlemini ve oğlunun hatırasını dile getirirken, bizlere de hayatın ne kadar kıymetli olduğunu hatırlatıyor.
Mahir Ayabak, genç yaşta hayatını feda eden bir kahraman olarak anılıyor. 1999 yılında dünyaya gelen Mahir, küçüklüğünden itibaren vatan sevgisi ile büyüyen bir çocuktu. Arkadaşlarıyla birlikte futbol oynamayı seven, derslerinde başarılı, hayata umutla bakan bir gençti. 15 Temmuz gecesi, ailesiyle birlikte canlı yayınlardan darbe girişimini izleyince, yaşananları kabullenemedi. Bu hain girişime karşı çıkmak için sokaklara dökülen gençlerden biri oldu. Gözleri parlayarak, "Bu memleket bizim, asla peşkeş çekilemez!" diyerek yola koyuldu. Ancak hiçbir genç, o gece bir kahramanlık hikayesinin parçası olacağını tahmin etmiyordu.
Mahir’in anısının yaşatıldığı ailesinin evi, artık bir hüzün yuvası haline geldi. Mahir'in annesi İkbal Ayabak, oğlunun özlemiyle dolu bir yaşam sürdürüyor. Her sabah uyanıp, oğlunun odasını açtığında, her şeyin aynı kaldığını, ancak bir eksiklik olduğunu hissediyor. 9 yıldır yaşadığı bu acı her 15 Temmuz'da katlanılamaz hale geliyor. "Bir anne, evladını toprağa vermenin acısını bir kere yaşar, ama benim kalbim her gün yeniden yanıyor." diyor İkbal Hanım. Mahir'in hayalini yaşatmak adına çeşitli etkinlikler düzenliyor, onun için dualar okuyor ve arkadaşlarıyla birlikte anma törenlerine katılıyor.
Yetim kalan hayaller, askerliğe gidecek, üniversiteye başlayacak ve belki de kendi ailesini kuracak bir genç adamın unutulmaz hatıraları olarak kalmış durumda. Mahir, hayallerin yanı sıra, annesinin gözünde birer yıldıza dönüşen anılarını ardında bırakmış. Onun arkadaşları da, Mahir’in anısını yaşatma konusunda kendilerine bir görev biçmiş durumda. "Mahir bizim için bir liderdi. Onu unutturmayacağız, her yıl bu kalleş gecede anacağız," diyor arkadaşlarından biri.
15 Temmuz gecesi oğlu ile birlikte yürümek için hazırlanan İkbal Ayabak, Türkiye’nin birlik ve beraberliğinin simgesi olarak gençlerin bu tür olaylara karşı her daim tetikte durması gerektiğinin altını çiziyor. "Ülkesini seven gençlerimizi her zaman desteklemeliyiz; onların gözündeki ışık, yarının Türkiye’sidir," diyor.
Her 15 Temmuz'da Mahir Ayabak’ın adı anılırken, annesi İkbal Hanım'ın acısı da aynı şekilde gündemde kalıyor. Oğlunun hatırasını yaşatmak için birçok aktivist ve vatandaşla birlikte etkinlikler düzenleyen İkbal Hanım, kalabalıklar içindeki yalnızlığını her zaman yanında taşıyor. Her 15 Temmuz’da bir araya gelenler, derin bir acıyı paylaşmakla birlikte, milli bir bilinci yeniden gözler önüne seriyor.
Aile, dost ve vatan sevgisini mahallelerinde duyurmak için İkbal Hanım, "Oğlum için bir şeyler yapmalıyım. Onun hatırası asla kaybolmamalı," diyerek 2017 yılından itibaren düzenli olarak anma organizasyonları gerçekleştirmeye başladı. Bugün bile, oğlunun yaşarken söylemiş olduğu sözler, aklından bir an olsun çıkmıyor. "Sakın korkmayın, ben buradayım!" ifadeleri, yalnızca bir genç için değil, bir millet için de önemli bir duruş sergiliyor.
15 Temmuz’un genç kahramanı Mahir Ayabak, sadece kendi ailesini değil, tüm Türkiye’yi etkileyen bir olayın sembolü oldu. İkbal Ayabak’ın yaşadığı acı, hiçbir zaman sona ermeyecek. Her yıl o geceyi anarken, bizlere de hatırlatılan değerleri düşündüğümüzde, Mahir'in anısının bu topraklarda asla unutulmayacağını biliyoruz. Oğlunun hatırası yaşadığı sürece, kendisi de her zaman kalplerimizde yer bulacak.