15 Temmuz 2016, Türkiye tarihine karanlık bir gece olarak kazındı. O gece, birçok hayatı değiştiren olaylar silsilesi yaşandı. Darbe girişimi sırasında, masum insanların hayatları tehdit altındaydı. Ülke, bir grup asker tarafından sorgulanmamış bir cesaretle tutsak alınmaya çalışıldı. Ama bu yalnızca bir kara gün değil, aynı zamanda birçok insan için acı verici bir mirasın başlangıcını işaret etti. Bu miras, yalnızca fiziksel yaralar değil, ruhsal travmalarla da doluydu.
O gece, birçok vatandaş sokaklara döküldü. Tankların önüne yatan, kurşunların hedefi olan bu insanlar yalnızca yaralanmadı, savaşın ve cesaretin sembolleri haline geldi. Ancak, bu yiğit halkın bazıları, kim bilir belki de hayatta kalmanın bedeli olarak ağır yaralarla karşı karşıya kaldılar. İşte o trajedilerden birinin merkezi, 27 yaşındaki Mehmet. O gün, 15 Temmuz’daki darbe girişimine karşı koymak için sokaklara fırlayan Mehmet, kendini kahramanların arasında buldu. Ancak, birazdan yaşanacaklar hakkında tek bir fikri bile yoktu.
Mehmet, darbecilerin açtığı kurşunların hedefi olduğunda, hayatta kalma içgüdüsüyle sokağın ortasında durarak tankların geçişine engel olmaya çalışıyordu. Bu sırada, bir kurşun vücudunun sol tarafına isabet etti. O an hayatı tamamen değişti. Hastaneye kaldırılan Mehmet, birçok operasyon geçirdi. 9 yıl geçmesine rağmen kurşunun hatırası vücudunun bir parçası oldu. Kısmi felç geçirdi ve bu durum onu yalnızca fiziksel olarak değil, psikolojik olarak da etkiledi.
Yalnızca fiziksel yaralarla değil, aynı zamanda ruh halinin çökmesiyle de baş etmek zorunda kalan Mehmet, yaşadığı olayın etkilerini hala hissetmekte. Özellikle geceleri uykusuz kalan ve rüyalarında o korkunç geceyi yeniden yaşayan Mehmet, bu durumu aşmak için birçok uzmandan yardım aldı. Terapi seanslarında, o gecenin sadece bir travma değil, aynı zamanda toplumun hafızası haline geldiğini anladı.
Hayatında bazı şeylerin hiç eskisi gibi olmayacağını kabul etmek zorunda kalan Mehmet, hala normal bir hayat sürdüğünü söylemekte zorluk çekiyor. Kendisine verilen desteği, ona güç veren insanlar tarafından duyduğu yüksek motivasyon ile bir araya getirerek yeni bir başlangıç yapmaya çalışan Mehmet, hayatındaki karanlığı aydınlatmak için savaşmaya devam ediyor. Ancak, 15 Temmuz'un getirdiği bu acı miras, onun ve benzer durumdaki birçok insanın hayatında iz bırakmaya devam edecektir.
15 Temmuz'un getirdiği fiziksel ve psikolojik yaralar, sadece bireysel değil toplumsal bir mesele olarak karşımıza çıkıyor. Bu trajediyi yaşayan insanların sesleri, artık yalnızca kendi hikayeleri değil, toplumun genel yaşantısına da yön vermekte. Her yıl anma etkinlikleri düzenlenirken, Mehmet gibi emektarların hikayeleri, pek çok insanın duyduğu vicdanı harekete geçirecek kütüphanelere dönüşüyor. Bu hikayeler, ve ölümsüzleşen duruşları, gelecek nesillere daha güçlü bir Türkiye bırakmak için gerekli olan cesareti aşılamakta.
Sonuç olarak, 15 Temmuz gecesi sadece bir darbe girişimi değil, aynı zamanda birçok insanın hayatına mal olan bir travma olmuştur. Bu olaylardan etkilenen Mehmet gibi bireyler, toplumsal hafızayı canlı tutmak ve gelecekte benzer acıların yaşanmaması için mücadele eden birer simge haline gelmiştir. Onların hikayeleri ve yaşadıkları, Türk halkının birlik ve direniş ruhunun bir parçası olarak sonsuza dek anılacaktır. Her bir yara, bir hikaye ve her bir hikaye, yeniden başlamak için bir motivasyondur. Bu yönde atılacak adımlar, sadece Mehmet gibi bireylerin değil, tüm toplumun kimliğini ve gururunu temsil edecektir.